Mısır, bu hafta sonu Gazze'ye destek vermek amacıyla planlanan büyük bir yürüyüşü engelleyerek, çeşitli aktivist grupların ve toplumsal hareketlerin tepkisine yol açtı. Gözler, hem içeride hem de uluslararası arenada Mısır hükümetinin bu kararı nasıl sonuçlar doğuracağına çevrildi. Aktivistlerin Gazze'ye yönelik destek eylemleri, yalnızca Filistin meselesi çerçevesinde değil, aynı zamanda Mısır’daki ifade özgürlüğü bağlamında da önemli bir tartışma konusu oldu.
Mısır hükümeti, yürüyüşü engelleme kararını, kamu güvenliğini sağlamak ve ulusal istikrarı korumak amacıyla aldığını açıkladı. Hükümet yetkilileri, bu tür geniş ölçekli eylemlerin ülke içerisinde isyan ve karışıklık yaratma potansiyelinin yüksek olduğunu belirtti. Ancak birçok aktivist ve insan hakları savunucusu, bu gerekçenin ardında siyasi nedenlerin yattığını iddia etti. İfade özgürlüğünden ve barışçıl protesto hakkından feragat edildiği yönündeki eleştiriler, Mısır’daki sivil toplum kuruluşları tarafından sürekli dile getiriliyor.
Mısır'daki bu gelişmelere uluslararası toplumdan da sert tepkiler geldi. Birçok insan hakları teşkilatı, Mısır hükümetini aktivistlerin haklarını ihlal etmekle suçlayarak, yürüyüşün engellenmesini kınadı. Filistin için dayanışma gösteren eylemlerin, insan hakları ihlalleri nedeniyle engellenmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan bu kuruluşlar, Mısır'a baskı yapılması gerektiğini savunuyor. Özellikle Batılı ülkelerin, Mısır hükümetine karşı tutumunu netleştirmesi gerektiği belirtiliyor.
Aktivistlerin, Gazze'ye destek yürüyüşü ve benzeri eylemler, sadece bir dayanışma gösterisi olmanın ötesine geçiyor. Bunlar, Mısır’daki hükümet karşıtı hareketlerin yeniden canlanmasına neden olabilecek potansiyel protesto dalgalarını da tetikleyebilir. Mısır'daki siyasi durum, zaten kırılgan bir yapıya sahip ve bu tür yürüyüşlerin engellenmesi, insanları daha radikal eylemlere itebilir.
Söz konusu yürüyüşün iptali, aynı zamanda Mısır ve Filistin halkları arasındaki ilişkilerin de sorgulanmasına neden oldu. Birçok Mısırlı, Filistin davasına destek vermenin gurur verici bir sorumluluk olduğunu düşünürken, hükümetin sergilediği bu yaklaşım, toplumsal hayal kırıklığını daha da derinleştiriyor. Hükümetin nasıl bir strateji izleyeceği, hem Mısır içindeki muhalefetin hem de uluslararası toplumun gözleri önünde belirsizliğini koruyor.
Mısırlı aktivistler, Gazze için düzenlenmesi planlanan yürüyüşün engellenmesine rağmen, mücadelelerine devam edeceklerinin altını çiziyorlar. “Bir yürüyüş engellenebilir ama kalplerdeki dayanışma ve destek asla sönmez,” diyen aktivist liderleri, seslerinin daha fazla kişiye ulaşması için yeni yöntemler üzerinde çalışacaklarını belirtiyor. Sosyal medyanın gücünü kullanarak, bu mücadelenin sesini daha da yükseltmenin yollarını arıyorlar.
Mısır'daki bu gelişmelerin, yalnızca ülkenin iç politikası üzerinde değil, aynı zamanda bölgesel istikrar üzerinde de uzun vadeli etkileri olabileceği öngörülüyor. Mısır hükümetinin, uluslararası baskılara karşı ne kadar dayanabileceği ise büyük bir merak konusu haline geldi. Filistin konusundaki hassasiyet ve aktif destek talebinin, Mısır'daki sosyal hareketlerin gelişimini nasıl etkileyeceği ise önümüzdeki günlerde belirsizliğini koruyacak. Aktivistlerin, hala mücadele etme kararlılıkları ile birlikte, Mısır hükümetinin bu baskıcı tavrının ne derecede sürdürülebilir olduğu ise tartışılmaya devam ediyor.