Marmara Denizi’nde, 9 Ekim 2023 tarihinde saat 15:37 civarında meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki sakinleri endişelendirdi. Depremin merkez üssü olarak belirlenen yer, Türkiye'nin nüfus açısından yoğun olan bölgelerinden birine oldukça yakın bir konumdadır. Herkesin aklındaki bu sorunun yanıtı ise, depremlerin Türkiye'nin coğrafyasında ne denli yaygın olduğu ve gelecekteki olası riskler hakkında bilgilendirme gerekliliğidir.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nde yapılan incelemelere göre, Marmara Denizi’ndeki depremin derinliği 10 kilometre olarak ölçülmüştür. İlk anlarda halk arasında panic ve belirsizlik hissedilirken, resmi makamlardan yapılan açıklamalar, herhangi bir can veya mal kaybı olmadığını bildirdi. Özellikle İstanbul’un Anadolu yakasında hissedilen bu deprem, büyük bir kitle tarafından duyuldu ve sosyal medya platformlarında kısa sürede yayıldı. Bu durum, bölgedeki güncel depremlere karşı duyulan endişeyi bir kez daha ön plana çıkardı.
Marmara Denizi, Türkiye'nin en riskli deprem bölgelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Uzmanlar, bu bölgedeki depremlerin büyük çoğunluğunun, Kuzey Anadolu Fay Hattı gibi aktif fay hatlarının varlığından kaynaklandığını belirtmektedir. Geçmişte yaşanan büyük depremler, 1999 İzmit depremi gibi, birçok insanın hayatını etkileyen felaketlere yol açmıştır. Bu nedenle, her deprem sonrası hazırlıkların gözden geçirilmesi, yapıların güvenlik standartlarına uygunluğunun denetlenmesi kritik öneme sahiptir.
Yerel yönetimler, son yıllarda depreme karşı alınacak tedbirler konusunda çeşitli kampanyalar başlatmış olup, bu kampanyalar aracılığıyla halkın bilinçlendirilmesi hedeflenmektedir. Acil durum planları, afet tatbikatları ve yapısal güçlendirme projeleri, şehirlerin depreme dayanıklı hale getirilmesi için uygulanacak yöntemler arasında yer almaktadır. Oluşabilecek herhangi bir acil durumda, kurtarma ekiplerinin hızlıca müdahale edebilmesi ve halkın güvenliğinin sağlanması için hazırlık süreçlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki deprem hazırlıklarının ve halkın farkındalığının artmasına vesile olmalıdır. Deprem gibi doğal afetler, her ne kadar tahmin edilemez olsa da, hazırlıklarımızı en üst seviyede tutarak, bu tür durumların etkilerini en az seviyeye indirebiliriz. Yerin hareketliliğinin bir gerçeği olduğunu göz önünde bulundurursak, ilerleyen dönemlerde daha büyük depremlerle karşılaşma olasılığının yüksek olduğu bilinciyle yaşamak, hayatımızın bir parçası olmalıdır.