İstanbul’un Silivri ilçesi, bir kez daha depremle sarsılarak vatandaşların endişeli anlar yaşamasına neden oldu. Son depremin ardından, Türkiye’nin önde gelen deprem bilimcilerinden Naci Görür, sosyal medya üzerinden ve basın toplantıları ile halkı bilgilendirmeye çalıştı. Görür, yaptığı açıklamalarında depremlerin kaçınılmaz olduğunu, ancak hazırlıklı olmanın önemine vurgu yaptı. Deprem kuşağında yer alan Türkiye, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerin risk altında olduğu unutulmamalıdır.
Son deprem, sabah saatlerinde Silivri açıklarında yaşandı ve büyüklüğü 4.3 olarak ölçüldü. Depremin derinliği ise 7.4 kilometre olarak kaydedildi. İstanbul’un kıyılarına yakın olan bu bölge, geçmişte de birçok kez depremlere maruz kalmıştı. Silivri, özellikle Marmara Denizi’nden kaynaklanan fay hatlarının üzerinde yer alması nedeniyle bu tür sarsıntılara sıkça ev sahipliği yapıyor. Deprem sonrası birçok vatandaş, evlerini kontrollü bir şekilde terk ederken, bazıları ise panik içinde dışarı çıktı. Yerel yönetim ve acil servis ekipleri, olumsuz bir durumla karşılaşılmaması için hızlı bir şekilde olay yerine intikal etti. İlk belirlemelere göre, deprem sonrasında herhangi bir can kaybı yaşanmazken, bazı binalarda ufak çaplı hasarların meydana geldiği bildirildi.
Naci Görür, depremin ardından yaptığı açıklamalarda İstanbul’un depreme hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı. “Bu tür sarsıntılar, İstanbul'un gerçeği. Hiç kimse bunu göz ardı etmemeli. Eğitim, hazırlık ve bilinçlenme şart. Depremlerle yaşamayı öğrenmeliyiz.” dedi. Görür, İstanbul’un büyümesini ve yapılaşmayı göz önüne aldığımızda, eski yapılar ile yeni yapılan binaların dayanıklılıklarının farklılık arz ettiğini belirtti. “Yeni yapılar depreme dayanıklı olsa bile, maalesef eski binalar büyük bir tehlike arz ediyor. İnsanların, yaşadıkları binaların sağlamlığını kontrol ettirmeleri ve gerekirse güçlendirme yapmaları büyük önem taşıyor.” şeklinde uyarısını yineledi.
Deprem uzmanlarının, özellikle Silivri ve çevresindeki bölgelerde bu tür sarsıntılara hazırlıklı olunması için önerdiği bazı yöntemler bulunmaktadır. Bunlar arasında deprem simülasyonları, acil durum tatbikatları ve bilgilendirici seminerlerin düzenlenmesi yer almaktadır. Bu tür çalışmalara, yerel halkın katılımlarını teşvik etmek, deprem korkusunu azaltmak ve bilgi birikimini artırmak adına oldukça önemlidir. Eğitim, deprem bilincinin artırılması ve sürekli olarak güncel verilere erişim sağlanması, şehirlerin depreme karşı daha dirençli hale gelmesine yardımcı olacaktır.
Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşirken, bireylerin de bu konuda sorumluluk alması gerektiği unutulmamalıdır. Bireysel hazırlıklar, aile içinde yapılmalı ve her birey, deprem anında ne yapacağını bilmelidir. Güvenli alanların belirlenmesi, acil durum çantası hazırlanması ve iletişim planları oluşturulması, bu hazırlıkların önemli parçalarıdır. Ayrıca, deprem öncesi, deprem anı ve sonrasında yapılması gerekenler konusunda bilgilendirici kaynakların artırılması, halkın bilinç düzeyini yükseltecektir.
Silivri’nin yaşadığı bu son deprem, aslında İstanbul ve çevresindeki tektonik hareketlerin ne denli aktif olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu tür önlemler ve bilinçlendirme çalışmaları, sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için hayati önem taşımaktadır. Depremin getirdiği tehdidin bilincinde olmak ve buna karşı proaktif bir tutum geliştirmek, hem bireylerin hem toplumun güvenliğini artıracaktır. İstanbul’da her bireyin bu konuda üzerlerine düşen sorumlulukları unutmadan, depremlere karşı hazırlıklı bir yaşam sürmeleri gerekmektedir.