Son günlerde artan gerilimle birlikte, uluslararası ilişkilerdeki belirsizlikler de tırmanışa geçti. Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Hakan Keçeli, yaptığı açıklamada, İsrail'in Suriye’deki hava saldırılarını derhal sonlandırması gerektiğini belirtti. Keçeli; bu saldırıların, bölgede barış ve istikrarı tehdit ettiğini ifade ederek, uluslararası toplumun bu duruma kayıtsız kalmaması gerektiğini vurguladı.
İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları, uzun zamandır Orta Doğu’da gerginliğin kaynağı olmuştur. Bu saldırılar, yalnızca Suriye’deki askeri hedefleri değil, aynı zamanda sivil yaşamı da tehdit etmektedir. Hakan Keçeli, Suriye halkının günlük yaşamının bu saldırılardan olumsuz etkilendiğine dikkat çekerek, insani krizin derinleştiğini ifade etti.
Bölgede yaşanan bu çatışmalar, yalnızca Suriye ile sınırlı kalmayıp, komşu ülkelere de yansımaktadır. Keçeli, bu nedenle tüm ülkelerin İsrail’in saldırılarına karşı ortak bir tutum sergilemesi gerektiğini söyledi. Özellikle bölgedeki sığınmacı krizinin de, bu tür saldırılarla daha da derinleştiğine dikkat çekti. Savaşın yarattığı insani dram, sadece Suriyelileri değil, tüm bölge halkını etkilemektedir.
Keçeli, uluslararası toplumun, bu gibi saldırılara karşı tepkisiz kalmaması gerektiğini savunarak, "Savaşların son bulması için diplomasi ve diyalog yoluyla çözüm arayışları dışarıda kalmamalı" dedi. Diplomatik çabaların arttırılması gerektiğini öne süren Keçeli, "Savaş sadece bir ülkenin değil, tüm dünyanın sorunudur" şeklinde konuştu.
Buna ek olarak, İsrail’in Suriye’deki hava saldırıları hakkında Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası organizasyonların daha aktif rol alması gerektiğinin altını çizen Keçeli, "Birlikte hareket etmediğimiz sürece, bu tür saldırıların önüne geçmek mümkün olmayacaktır” dedi. Hakan Keçeli, İsrail'in Suriye’deki saldırılarına son vermesi için uluslararası koalisyon oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Sonuç olarak, Hakan Keçeli'nin yaptığı bu açıklamalar, Orta Doğu’daki çatışmaların çözümü için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Sadece askeri değil, aynı zamanda insani boyutu da olan bu sorunun çözümü için bütün dünya ülkelerinin ortak bir çaba içinde olması gerektiği tüm yönleriyle gözler önüne serilmektedir.