Günümüzde iletişim biçimlerinin hızla değişmesi, toplumsal davranışları da etkiliyor. Özellikle genç nesil, yüz yüze konuşmayı terkederek, dijital platformlar üzerinden mesajlaşmayı birincil iletişim aracı haline getiriyor. Bu durum, sosyal etkileşimlerin doğasını değiştirdiği gibi, ilişkilerin de dinamiklerini etkiliyor. Çeşitli araştırmalar, gençlerin yüz yüze iletişimi tercih etmemesinin ardındaki sebepleri ve sonuçlarını mercek altına alıyor.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, mesajlaşma uygulamaları hayatımıza girdi. WhatsApp, Telegram, Signal gibi uygulamalar, insanların birbirleriyle kolayca iletişim kurmasına olanak tanırken, özellikle gençlerin yoğun bir şekilde bu kanalları tercih etmesine sebep oluyor. Hızlı ve anlık geri dönüşler sağlama, aynı anda birden fazla kişiyle iletişim kurabilme imkanı ve mesafelerin ortadan kalkması gibi avantajlar, mesajlaşmanın cazibesini artırıyor.
Yüz yüze iletişimde komik olabilen veya anlaşılması zor olan bir durum, birçok kişi tarafından daha kolay bir şekilde yazılı mesajlarla ifade edilebiliyor. Bu sayede gençler, kendilerini daha iyi ifade ettiklerini düşünüyor. Ayrıca, metin mesajları, düşünceleri derinlemesine ele alma fırsatı sunuyor; zira bir metni okuyarak yanıt vermek, anlık duygusal tepkilerden uzak, düşünülmüş cevaplar vermeyi sağlıyor. Dolayısıyla mesajlaşma, sosyal kaygısı olan birçok genç için bir çıkış yolu haline geliyor.
Ancak, yüz yüze iletişimin azalmasının toplumsal hayata etkileri dikkat çekici. Yüzyüze diyalogların azalması, bireyler arasında derin ilişkilerin kurulmasını zorlaştırıyor. Gerçek etkileşimde kaybedilen duygu ve empati, zamanla sosyal becerilerde gerilemeye yol açabilir. Gençler arasında yapılan araştırmalar, bireylerin sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarını kullanarak arkadaşlık ilişkileri kurmalarının daha yüzeysel bir bağ oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca, yüz yüze iletişimin getirdiği sosyal becerilerin gelişimi de olumsuz etkileniyor. Göz kontağı kuramama, beden dilini anlayamama veya duygusal durumu doğru yorumlayamama gibi sorunlar baş göstermeye başlıyor. Uzmanlar, gençlerin sosyal becerilerinin, yalnızca dijital ortamda gelişmediğini ve yine yüz yüze iletişim yoluyla pekiştiğini vurguluyor. Dolayısıyla, sosyal becerilerin gelişimi için bir denge gözetilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Sonuç olarak, yeni nesil mesajlaşmayı yüz yüze iletişimin önüne koyarken, toplumsal ve bireysel birçok açıdan önemli değişiklikler yaşanıyor. Bireylerin, teknolojinin sunduğu kolaylıklardan faydalanarak daha rahat iletişim kurabilmesi, avantajlar sunmakla birlikte, yüz yüze iletişimin de önemini göz ardı etmemek gerekiyor. Gelecek dönemlerde, bu iki iletişim şekli arasında sağlıklı bir denge kurulması, sosyal hayatın sürdürülebilirliği açısından kritik bir konu olacaktır.
Gençlerin, yaşadıkları dünyada nasıl bir değişim geçirip geçirmediği ve bu değişimin gelecekte nasıl bir yansıma bulacağı, üzerinde durulması gereken önemli bir mesele. Gençlerin, yüz yüze iletişime nasıl döneceği veya dijital iletişimle yüz yüze iletişimi nasıl harmanlayacağı, sadece bireylerin değil, ailelerin ve eğitimcilerin de üzerinde çalışması gereken bir konudur. Çünkü iletişim, sosyal hayatın temel bir unsurudur ve sağlıklı bir toplum için her iki iletişim biçiminin de dengeli bir şekilde var olması esastır.