Aşık Veysel, Türk halk müziğinin en önemli isimlerinden biri olarak bilinse de yaşamı ve kişiliği ile ilgili birçok ayrıntı hala pek fazla bilinmemektedir. Asıl adı Veysel Şatıroğlu olan Aşık Veysel, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya gelmiştir. Hayatı boyunca aşkı, doğayı ve insanı konu alan eserleriyle hafızalara kazınan Aşık Veysel, karanlık bir geçmişe sahipti. Onun hayatı boyunca gördüğü zorluklar, müziğine ve şiirlerine derin bir duygusal yoğunluk katmıştır. Aşık Veysel, sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir düşünür ve halkın sesi olmuştur.
Aşık Veysel’in hayatındaki en büyük trajedi, 7 yaşındayken geçirdiği bir hastalık sonucu görme yetisini kaybetmesiydi. Bu durum onu, hayatı boyunca sürekli mücadele etmek zorunda bıraktı. Bu acı deneyim, onun sanatında ve düşünce yapısında önemli bir yer tuttu. "Ben asıl şimdi kör oldum" sözü, Aşık Veysel’in, 1973 yılında vefatından önce söylediği bir cümledir. Bu söz, aslında onun sonsuz bir evrende kaybolmuşluk hissini, hayatı boyunca mücadele ettiği engelleri ve nihayetinde hayata veda ederken yaşadığı içsel boşluğu simgeler. Aşık Veysel, ölümünden önce hayatın getirdiği zorluklar karşısında gösterdiği direnci ve hayata dair bağlılığını bu sözüyle yansıtmıştır.
Aşık Veysel, sanatıyla sevgisini ve acısını dile getirirken, körlük onun için bir engel olmaktan çok, derin bir anlam kazandırmıştır. Eğitimi olmadığı halde, Türk halk müziğine kattığı eserlerle halk arasında büyük bir üne kavuşan sanatçı, aynı zamanda aşıklık geleneğinin önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Aşık Veysel'in en bilinen eserlerinden biri olan "Kırmızı Gül" şiiri, onun sadeliği ve derin duygusal anlatımıyla doludur. Şair, eserlerinde genellikle doğa, sevgi ve insan ilişkilerine dair temalar işlerken, aynı zamanda kendi yaşamından da kesitler sunar.
Aşık Veysel'in müziği, sözleri ve duygu yoğunluğu, sadece Türk halkı tarafından değil, dünya genelinde de büyük bir hayranlıkla karşılanmıştır. Aşık Veysel, Türk halk müziğinin yanı sıra, Anadolu'nun sosyal ve kültürel yapısını da müziğiyle yansıtmıştır. Onun eserleri, sadece bireysel duyguları dile getirmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal meseleleri de ele alır. Bu yönü, onu yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda bir toplum lideri haline getirmiştir.
Aşık Veysel’in hayata dair görüşleri, yalnızca eserlerinde değil, röportajlarında ve günlük yaşamında da kendini gösterir. Yaşadığı dönemin sosyal sorunlarına ve adaletsizliklere dair eleştirileri, onun düşünsel derinliğini ve duyarlılığını gösterir. Vefatından sonra bile eserleri, onun düşüncelerini ve felsefesini yaşatmaya devam etmiştir. Aşık Veysel, geride bıraktığı eserleri ve sözleriyle, Türk kültüründe daima taze kalacak bir miras bırakmıştır.
Sonuç olarak, Aşık Veysel’in hayatı ve sanatı, sadece müzikten ibaret değildir; o, bir duygu ve düşünce ustasıdır. "Ben asıl şimdi kör oldum" sözü, onun yaşamına dair derin bir sorgulamayı ve geride bıraktığı mirası simgelemektedir. Ölüm anında bile, hayatın anlamını sorgulayan bir yürek olarak, halkın gönlünde ebedi bir yer edinmiştir. Aşık Veysel, Türk halk müziği ve edebiyatında unutulmaz bir iz bırakan efsanevi bir isim olmaya devam etmektedir.