Son günlerde sosyal medyada yayılan bir video, herkesin yüreğini dağladı. 4 yaşındaki bir çocuğa uygulanan şiddet, sadece o küçük bedenin acısıyla kalmadı; aynı zamanda toplumda büyük bir infial yarattı. Çocuğun bir yetişkin tarafından çekpasla vurulması ve tokat atılması, aile şiddeti ve çocuk istismarı konularını yeniden gündeme getirdi. Her yıl yüzlerce çocuk, ebeveynleri ya da yakınları tarafından şiddet mağduru oluyor. Bu durumun sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik etkileri de oldukça yıkıcı. Ülkemizde artan çocuk istismarı vakaları karşısında, toplumun sessiz kalması asla kabul edilemez.
Çocuk istismarı, bir çocuğun fiziksel, psikolojik veya duygusal sağlığına zarar verecek şekilde yapılan her türlü kötü muamele anlamına gelir. Bu istismar türleri arasında fiziksel şiddet, cinsel istismar, psikolojik şiddet ve ihmal yer alır. Çocukların bu tür muamelelere maruz kalması, onların gelişimlerini olumsuz yönde etkiler. Özellikle fiziksel şiddet, çocukların sadece fiziksel yaralanmalarına neden olmakla kalmaz, aynı zamanda gelişimsel süreçlerinde de geri kalmalarına yol açar. Çocuklar, maruz kaldıkları şiddetin etkilerini uzun yıllar boyunca taşır ve bu durum onların psikolojik sağlıklarını ciddi şekilde tehdit eder.
4 yaşındaki çocuğa uygulanan şiddet açığa çıktığında, toplumsal bir tepki büyük bir hızla yayıldı. Sosyal medya platformları, bu durumu kınayan paylaşımlarla dolup taştı. Ancak, bu infialin kalıcı bir değişim yaratması için toplumsal bilincin artırılması gerekiyor. Öncelikle, ailelerin çocuklarıyla olan iletişimlerini güçlendirmeleri ve sağlıklı bir ilişki kurmaları son derece önemlidir. Eğitimciler, sağlık çalışanları ve sosyal hizmet uzmanları, aile içindeki şiddeti önlemek için çocukların gözlemleyebileceği güvenli alanlar yaratmalıdır. Ayrıca, devletin çocuk istismarını önleme konusunda alacağı önlemler de oldukça kritik bir rol taşır. İş yerlerinden, okullara kadar her alanda çocukların güvenliğinin sağlanması gerekmektedir.
Bu tür olaylar karşısında toplumun sessiz kalmaması gerektiği gerçeği her zamankinden daha fazla önemlidir. Özellikle sosyal medya, bu konuda farkındalık yaratmak için bir araç olarak kullanılmalıdır. Aile içi şiddet ve çocuk istismarı konularında bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli, bu konuların ciddiyeti herkes tarafından anlaşılmalıdır. Çocukların korunması, yalnızca devletin değil, her bireyin sorumluluğundadır. Herkesin bu konuda ses vermesi ve birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, bir toplumun geleceği; onun çocuklarının güvenliği ve sağlığı ile doğrudan ilişkilidir.
Sonuç olarak, 4 yaşındaki çocuğa yönelik uygulanan bu tür şiddet, bir birey olarak hepimizi derinden etkilemeli ve harekete geçirmelidir. Çocukların güvende olduğu, sevgiyle büyüdüğü bir toplum hayal ediyoruz. Bu hayali gerçekleştirmek için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir. Çocuklar, korunma ve sevgi görme hakkına sahiptir ve bu haklarının ihlal edilmesine asla izin verilmemelidir. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için sesimizi yükseltmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz.