Yüzyıla yakın bir yaşam süresini geride bırakan insanların sağlıklı ve mutlu bir şekilde nasıl yaşadıkları, birçok insan için merak konusu olmuştur. 100 yaşına basan iki kadın, sıradan beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının ötesinde, uzun yaşamlarının gerçek gerçeklerini açıkladı. Onların söylediği, sağlıklı bir hayat sürmenin beklenmedik ve alışılmışın dışında yollarını ortaya koyuyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin kırsal bir köyünde yaşayan Clara ve Mabel isimli iki yaşlı kadın, uzun yaşamlarının en önemli sırrını zihin sağlığına verdikleri önem olarak tanımlıyorlar. Güne her zaman pozitif bir yaklaşım ile başlamanın, isimlerinin unutulmaz hafızalarına ve genel sağlık durumlarına büyük katkı sağladığını ifade ediyorlar. Yıllardır uyguladıkları basit bir felsefe var; 'Hayata gülümse ve hayat seni de gülümsetsin.' Clara, bu felsefenin dayanağının günlük hayatta karşına çıkan streslerle başa çıkma yöntemlerinde yattığını vurguluyor. Her iki kadın da, geçmişte karşılaştıkları zorlukların onları güçlendirdiğini ve ruhsal olarak daha dayanıklı hale getirdiğini belirtiyor.
Mabel, “Küçük şeylerin tadını çıkarmak, yaşamı dolu dolu yaşamak için en önemli adım,” diyor ve küçük mutlulukların sağlığa faydasını anlatıyor. Arkadaşlarıyla yapılan sohbetlerin, doğa yürüyüşlerinin ve hobi edinmenin sağlıklı bir yaşam için kritik önem taşıdığını savunuyor. Ayrıca, sosyal çevrelerinin geniş olmasının ve enerjik insanlarla zaman geçirmenin ruh hali üzerinde olumlu etkileri olduğunu ekliyor.
Clara ve Mabel, uzun yaşamlarının bir diğer önemli faktörünün ise yeme alışkanlıkları olduğunu vurguluyor. Ancak bu, klasik anlamda bir diyet önerisi olarak değerlendirilmemeli. Onlar, her şeyin ölçülü bir şekilde yenmesi gerektiğini savunuyorlar. Örneğin, organik gıdalar tercih ediyor olmalarına rağmen, tatlı bir pastayı ya da atıştırmalıkları yaşamlarından tamamen çıkarabileceklerini düşünmüyorlar. “Diyet kısıtlamaları, yaşam kalitemizi düşürüyor,” diyen Mabel, sağlıklı beslenmeyi ve aynı zamanda küçük zevklerin tadının çıkarılmasını öneriyor. Sıklıkla taze sebze ve meyve tüketmenin yanı sıra, zaman zaman abur cubur yemekten de keyif aldıklarını belirtiyorlar.
Her iki kadının da en çok önem verdikleri konulardan biri su tüketimi. Her gün yeterli miktarda su içmenin, yaşlılık belirtilerini geciktirdiğine inanıyorlar. Ne zaman olursa olsun enerjik hissetmek ve sağlığı korumak için sıvı alımının önemine de dikkat çekiyorlar. Gıda takviyeleri yerine doğal gıdaların vücuda nasıl katkı sağladığını anlatan Clara, özellikle yaşlılığa bağlı sağlık sorunlarına karşı dışarıdan destek almaktansa, doğal yöntemlerle destek olmanın en etkili yöntem olduğunu belirtiyor.
Clara ve Mabel’in hikayesi, sadece bir yaşlılık hikayesi değil; aynı zamanda hayatın neye odaklanmanız gerektiğine dair değerli bir ders niteliğinde. Onlar, yolculuklarının sırlarını paylaşırken, sağlıklı bir yaşam sürmek, mutlu olmak ve uzun yaşamak için sadece diyet ve egzersize odaklanmanın yetersiz olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Belki de, yaşamın gerçek sırrı, karşımıza çıkan her anı gülümsemekle karşılamaktan ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanların kıymetini bilmekten geçiyor.
Günümüzde sağlık, zindelik ve uzun yaşam ile ilgili birçok makale, araştırma ve öneriler bulunsa da, gerçek yaşam hikayeleri her zaman en etkileyici olanlardır. Clara ve Mabel’in paylaştığı bilgiler, belki de günümüz hızında unutmaya başladığımız değerleri bir kez daha hatırlatıyor. Maddi başarıların veya dış görünüşün değil; içsel mutluluğun ve sosyal bağların insanlar için ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Onların yaşama dair bakış açıları, bizi düşünmeye yönlendiriyor; belki de “ne zaman mutlu olurum” sorusunu kendimize sormamız gereken bir dönemdesiniz.